Esnaf ve sanatkarlık faaliyetlerinin temeli, “küçük esnaf, usta, kalfa ve çırakları içine alan, onların dayanışmaları kadar mesleklerini dürüstlük ve özenle yapmalarını, ayrıca eğitimlerini amaçlayan” bir yapı olarak tanımlanan Ahilik teşkilatı ve geleneğinin bir sonucu olarak usta çırak ilişkisi üzerine oturmuş ve bu mesleklerin varlığı yetişen çırakların ustalaşması ile devam etmiştir.
Çıraklık ve genelde mesleki eğitim, bazı meslek kollarının devamını sağlama yanında günümüz sanayi toplumlarının ara eleman ihtiyacının karşılanmasında vazgeçilemez bir öneme sahiptir. Herkesin üniversite mezunu olduğu yerde gençlerin hedefleri yükselmekte, kendileri için daha üst pozisyonlarda görev beklentisi oluşmakta ve bu kişilerde sanayinin ara üretim işleri için gerekli olan çalışma istek ve motivasyon kalmamaktadır. Bu noktada mesleki eğitimin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu sistemin devlet, çırak, işletme şeklinde üç ayağının olması nedeniyle bu paydaşların bağlantılı ve koordineli bir şekilde teşvik edilmediği ve desteklenmediği sürece başarılı olma imkanı da yoktur.
Günümüzde gerekli adımların zamanında ve yeterli bir şekilde atılmaması nedeniyle esnaf ve sanatkarın çırak bulması neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu nedenle de özellikle bazı meslekler kaybolmaya yüz tutmuş ve bu mesleklerle birlikte sanat ve bağlantılı olarak bir gelenek/kültür yok olmaya başlamıştır.
Ülkemizde çıraklık eğitimi, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile düzenlenmiştir. Kanunun amacı, çırak, kalfa ve ustaların eğitimi ile okullarda, yükseköğretim kurumlarında ve işletmelerde yapılacak mesleki eğitime ilişkin esasları düzenlemektir. Kanuna göre “Mesleki eğitim merkezi”, kalfalık ve ustalık eğitimi ile mesleki ve teknik kurs programlarının uygulandığı eğitim kurumu şeklinde tanımlanmıştır.
Çıraklık eğitimine olan talebi arttırmak adına 6764 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınmış ve mesleki eğitim merkezleri Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlanmıştır.
3308 sayılı Kanun kapsamında bulunan il ve mesleklerde faaliyet gösteren iş yerlerinde, Bakanlıkça tespit edilecek illerde ve meslek dallarında ondokuz yaşından gün almamış kişiler çıraklık sözleşmesi yapmadan çalıştırılamamaktadırlar. İşyeri sahibi, aday çırağı ve çırağı çalıştırmaya başlamadan önce bunların velisi veya vasisi veya reşit ise kendisi ile yazılı çıraklık sözleşmesi (Mesleki Eğitim/Staj Sözleşmesi) yapmak zorundadır.
Mesleki eğitim merkezlerinde okuyan öğrenciler 11’inci sınıfın sonunda Kalfalık Belgesi, 12’nci sınıfın sonunda ise Ustalık Belgesi almaya hak kazanmaktadır. Kalfalık belgesi bulunmayanlar kalfa unvanı ile çalışamaz ve çalıştırılamazlar. Bu belgeye sahip olanlar, ancak kalfalık unvanı kullanılmayan işyerlerinde dengi işlerde çalıştırılabilirler.
5362 sayılı Kanuna tabi olmayan işletmeler, 18 yaşından küçük olanlarla sözleşme yapmadıkları takdirde bu kişileri genç işçi olarak istihdam ederek, tüm sosyal sigortalar kurumu primlerini ve vergilerini ödeyebilirler, ancak bu durumda işyerinde çalışan gencin kalfa veya usta unvanı alması ve gelecekte bağımsız işyerini kurması çok güçtür.
Kalfalara da en az ücret sınırlaması getirildi
Bilindiği üzere 05.12.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7346 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 12, 13 ve 14 üncü maddeleriyle, 3308 sayılı Kanunda değişiklik yapılmıştır.
Anılan Kanunla, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25’inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesine “aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan” ibaresinden sonra gelmek üzere, “kalfalık yeterliğini kazanan mesleki eğitim merkezi 12’nci sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde ellisinden” ibaresi eklenmiştir.
Değişiklik öncesi mevcut Kanunda çıraklar için asgari ücret sınırlaması getirilmekle birlikte kalfalar bu düzenleme içinde yer almamıştır. Yapılan son değişiklikle mesleki eğitim gören kalfalar için de en az ücret sınırlaması getirilmektedir.
Yapılan düzenleme faydalı olmakla birlikte sistemin eleştirilen ve iyileştirilmesi gerektiği değerlendirilen bazı yönleri daha vardır. Aşağıda bunlara kısaca değinilmiştir.
3308 sayılı Kanunun 11’nci maddesine göre, aday çırak ve çırak, öğrenci statüsünde olup bunlar işyerinde çalışan işçi sayısına dahil edilmemektedirler.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5-1/b maddesine göre, 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası uygulanacağı belirtilmiş, bu kişiler için uzun vadeli sigorta uygulanması kabul edilmemiştir. Dolayısıyla çırakların çalıştığı süreler de emeklilik hesabında dikkat alınmamaktadır.
Esasen çıraklar, haftanın belli günlerinde işyerinde (eğitim adı altında da olsa) çalışmalarına rağmen bu maddeye göre işçi tanımına girmemekte ve dolayısıyla İş Kanunundan kaynaklı haklara sahip olamamaktadırlar. Oysa biliniyor ki uygulamada çıraklar, çocuk işçi olarak yoğun bir şekilde çalıştırılmaktadır. Ancak, işyerinde fiilen çalışmasına rağmen çırakların çalışmış oldukları süreler emeklilik süresine dahil edilmemektedir. Bu kapsamda olmak üzere Çıraklık Sözleşmesi(mesleki eğitim) ile çalışan çırakların çalışma sürelerinin en azından yarısı emekliliksüre hesabında değerlendirilmemesi bir eleştiri olarak ortaya konulmaktadır.
Kalfaların sosyal güvenlik primleri devlet tarafından karşılanmamaktadır.
3308 sayılı Kanun kapsamındaki çırakların iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortalarının primleri, 5510 sayılı Kanuna göre Milli Eğitim Bakanlığınca ödenmektedir. Bakanlıkça ödenmesi gereken sigorta primleri, 4857 sayılı İş Kanununun 39’uncu maddesine göre belirlenen yürürlükteki asgari ücretin %50’si üzerinden hesap edilerek okul/kurum müdürlüğünce, Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmekte veya bu Kurumun hesabına aktarılmaktadır.
Ancak eleştirilen konulardan birisi de aynı ödemenin kalfalar için yapılmamasıdır. Bu dönemde sigorta primleri, kalfanın kendisi üzerinde (veya Ustası üzerinde) yük olarak kalmakta ve bu yükü taşımak istemeyen Kalfa, mesleği bırakıp sigortalı işçi olarak çalışmayı tercih etmektedir. Kalfaların prim ödemeleri nedeniyle meslekten uzaklaşmasının önlenmesi ve bu kişilerin meslekte ustalaşarak işyeri açmalarının sağlanması bu kesimin ısrarlı taleplerinden birisidir. Böylece kendi işyerinin sahibi olması sağlanan bu kişiler, ekonomiye üretim olarak bir katkı, üretimle bağlantılı olarak istihdam yaratmış olacaklardır.
Sistemin güçlendirilmesine yönelik çözüm önerileri
Meslekte uzmanlaşmak ve yeni fikirlere kapı açılmasını sağlamada çıraklık ve mesleki eğitimin önemi tartışmasızdır. Bu alanın cazip hale getirilerek bir yandan esnaf ve sanatkar işletmelerin ve meslek kollarının devam etmesi sağlanacak aynı zamanda sanayinin ihtiyaç duyduğu ara eleman ihtiyacı karşılanmış olacaktır. Çıraklık ve mesleki eğitimin daha cazip hale getirilmesi için;
-Çıraklık eğitimin ülke ekonomisi için önemi dikkate alınarak meslek Odaları ve Kamu işbirliği içinde gerekli tanıtımların yapılması,
-Çıraklık ve kalfalık dönemindeki çalışma yükünün ve yoğunluğunun azaltılarak gençlerin meslekten soğumasının önüne geçilmesi, özellikle küçük sanayi siteleri içerisinde sosyal tesisler kurulması ve bu tesislerde sosyal hizmet uzmanları istihdam edilmesi,
-Çıraklık eğitimindeki kişilerin fiilen eğitimde geçen sürelerin en azından yarısının emeklilik süresinin hesaplanmasında dikkate alınması,
-Meslek sahibi olmak isteyenlerin Kalfalık dönemindeki sigorta primlerinin de devlet tarafından ödenmesi,
-Çıraklık ve kalfalık eğitimlerinin birleştirilerek çıraklık eğitimi süresinin kısaltılması,
-Çıraklık eğitimi alan öğrencilere kısa dönem askerlik yapma olanağı sağlanması veya askerlikte mesleği ile ilgili iş yapması halinde kalfalık veya ustalık süresinden sayılması,
-Belirlenecek meslek kollarında 2 yıllık meslek yüksekokulları açılıp bu okullardan diploma almayanların bu işi yapmasının engellenmesi, eğitim süresince yarım gün çalışma ve burs gibi bir imkan verilmesi yanında taşradan gelecek öğrenciler için barınma ve beslenme imkanları sağlanması,
gibi önlemler alınması ve adımların atılması uygun olacaktır.
Çıraklık ve Kalfalığın desteklenmesi ve yönlendirilmesinin ülke ekonomisine sağlayacağı katkı açısından çok önemli olduğu açıktır. Zira yoğun ve uzun çalışma saatlerin düşürülmesi, mesleklere karşı azalan ilginin arttırılması, girişimciliğin özendirilmesi ve desteklenmesi gibi tedbirler alınmadığı sürece çırak ve kalfa bulmak daha da zorlaşacak, sanayinin ara eleman açığı giderek artacaktır.