
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun (TESK) verilerine göre Türkiye’de 2020 Ağustos itibariyle 1.953.120 esnaf ve sanatkar bulunmakta ve toplamı 2.103.745 olan işyerinde faaliyetlerini yürütmektedirler. Aileleri ve yanlarında çalışanlarla birlikte yaklaşık 10 milyona ulaşan bu kesim toplumun daha gelenekselci ve kırılgan yanını oluşturduğundan bu kesime yönelik desteklerin daha kapsamlı ve seçici olması gerekmektedir. Bu yöndeki politikaların oluşturulmasında esnaf odaları ve diğer paydaşlarla ortak çalışılması ve tabanda yapılacak çalışmalarla gerçekçi sorun ve ihtiyaçlar tespit edilmelidir. Olağanüstü dönemlerde yaşanılan olaylar ve alınan tedbirler nedeniyle ortaya çıkan kayıpların tamamın karşılanması hiçbir zaman mümkün değildir. Önemli olan ekonomi zincirinin görece olarak daha zayıf halkasını oluşturan küçük işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak makul desteklerin yapılmasıdır. Aksi halde ekonomik sorunların derinleşeceğini ve içinden çıkılmaz bir hal alacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
2020 yılı Mart ayından bu yana yaşanan salgın nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir takım tedbirler alınmış ve bunun ekonomik yansımaları esnaf ve sanatkarlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturmuştur. Ticari faaliyetlerine bıçak sırtı dengede devam eden esnaflar için dükkanlarının kapalı olması demek gelir akışının durması demektir. Bu kesim genelde sıfır stok ve çok az bir tasarruf ile yola devam etmektedir. Yaklaşık 9 aydır devam eden salgın tedbirleri nedeniyle işletmesi uzun zamandır kapalı kalan bu kesimin yıllarca yaptığı birikimi de tükenme noktasına gelmiş ve ayakta kalma mücadelesi iyice zorlaşmıştır.
Herkesin bildiği üzere bir işletmenin kapalı olması onun maliyetinin sıfırlandığı anlamına gelmemektedir. Bu işletmenin faaliyetine/üretimine bağlı maliyetlerinin yanında hiçbir üretim yapmasa bile ödemek zorunda olduğu kirası, vergileri, kredileri, sigorta primleri vs. devam etmektedir. Bu sabit giderlerin ötelenmiş olması sorunun çözümünün de ötelendiği anlamına gelmektedir. Her ay kartopu gibi büyüyen ve bir sonraki aya sarkan bu giderleri ödeyecek olan yine esnafın kendisi olduğu sürece sorun çözülmüş değildir. Bu yönde dile getirilen çözümlerden birisi ve bize göre de en önemlisi işletmelerin/dükkanların tam olarak açılması ve biriken bütün borçların 1-2 seneye uzanan yapılandırmalar ile takside bağlanmasıdır.
Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada, esnaf ve sanatkarlara destek paketi kapsamında hibe ve kira yardımı yapılacağı ifade edilmiştir. Bu paketin esnaf ve sanatkar için yeterli olmadığı ama önemli olduğunu söylemeliyiz. Zira şu anda boş bardağa eklenecek her bir damla esnaflar için ilaç değerindedir. Yapılan açıklamalarda özellikle esnaf ve sanatkarları ilgilendiren kısmı ile “3 ay boyunca ayda 1000 TL” ve illerin büyükşehir olmasına göre “750 veya 500 TL kira” desteği öne çıkmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasında, “Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda 1000 lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon, yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylece ayda yaklaşık 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz.” denilmiştir.
Yapılan açıklamanın detayları ise 23.12.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Esnaf ve Sanatkârlar ile Gerçek Kişi Tacirlere Koronavirüs Salgını Nedeniyle Verilecek Destekler Hakkında Karar” da belirlenmiş ve destekten yararlanacakların çerçevesi bu Kararla çizilmiştir. Bahse konu Kararda hibe ve desteklerin yapılmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından belirlenmesi öngörülmüştür.
24.12.2020 tarihli Resmi Gazetede ise, koronavirüs salgını nedeniyle ticari faaliyetleri olumsuz etkilenen esnaf ve sanatkârlar ile gerçek kişi tacirlere verilecek hibe destek programına ilişkin usul ve esasların belirlenmesine ilişkin Tebliğ yayımlanmıştır.
Söz konusu Tebliğde, hibe desteğinin; gelir kaybı desteği ve kira desteği olmak üzere iki şekilde sağlanacağı ve desteğin süresinin de 2021 yılının Ocak, Şubat ve Mart ayları olduğu belirtilmiştir.
Tebliğe göre bu destekten, 14.12.2020 tarihi itibarıyla;
-Vergi mükellefiyetini tesis ettirmiş,
-Ticari kazançları basit usulde tespit edilenler,
-Bakanlık tarafından belirlenen sektörlerde faaliyet gösteren,
esnaf ve sanatkârlar ve gerçek kişi tacirler ile yine bu tarih itibarıyla esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı vergiden muaf esnaflar faydalanacaktır. Destekten yararlanabilmenin diğer şartları ise aşağıda yer aldığı gibi belirlenmiştir.
-Destek programına başvurabilecek esnaf ve sanatkârlar ile gerçek kişi tacirlerin ekonomik faaliyet tanımları başvuru tarihinden önce Bakanlık internet sitesinden duyurulacak olup, ayrıca yazılı duyuru yapılmayacaktır.
-Bakanlıkça yapılan duyurudan sonra ticari faaliyetine yönelik ekonomik faaliyet tanım değişikliği yapanlar hibe desteğinden yararlanamayacaktır.
-Ticari kazançları basit usulde tespit edilenler, esnaf ve sanatkârlar ve gerçek kişi tacirler, hibe desteğinden vergi sicil kayıtlarındaki esas faaliyet konusu üzerinden bir kez faydalanabilecektir.
-Destek başvurusunda bulunanların faaliyetlerini sürdürdükleri ve kira ödemesi yaptığı birden fazla iş yeri bulunması halinde, başvuruda bulunanlar bir iş yeri için kira desteğinden faydalanabilecektir.
-Hibe desteğinden faydalanılan dönemlerde vergi mükellefiyeti faal olarak devam etmelidir. Destek başvurusunda bulunanın gayri faal olduğunun anlaşılması durumunda bu kişilere destek ödemesi yapılmayacaktır.
-Diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan benzer nitelikteki desteklerden faydalanılması, bu destek programından faydalanılmasına engel teşkil etmeyecektir.
Destek programı kapsamında elektronik ortamda onaylanan ve idari, mali ve hukuki taahhütleri içeren Taahhütname ile diğer başvuru işlemleri ve itirazlar elektronik ortamda www.turkiye.gov.tr internet adresi üzerinden yapılacaktır.
Son olarak destek programına başvurabilecek esnaf ve sanatkârlar ile gerçek kişi tacirlerin ekonomik faaliyet tanımları başvuru tarihinden önce Bakanlık internet sitesinden duyurulacak ve buna göre başvuru yapılacaktır. Bu çerçevede, Ticaret Bakanlığının internet sitesinde destekten faydalanabilecek 133 adet Faaliyet Kodu yayınlanmıştır. Bu alanlarda faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarlar ile gerçek kişi tacirler diğer şartları da taşımak kaydıyla başvurularını yapabilecektir.
Bir başka söyleyişle; Bakanlıkça belirlenen 133 adet faaliyet kodu dışındaki esnaf ve sanatkarlar ile gerçek kişi tacirler bu destek paketinden yararlanamayacaklardır.
Karar ve Tebliğden anlaşılacağı üzere destekten faydalanabilmek için öncelikle Ticaret Bakanlığınca belirlenen sektörlerde faaliyet göstermek ve buna ilave olarak da “esnaf ve sanatkar olma”, “vergiden muaf” veya “basit usulde vergileme” ye tabi esnaf ve sanatkar olma şartı getirilmiştir. Ayrıca, Bakanlıkça belirlenen sektörlerde faaliyet gösteren kimi gerçek kişi tacirler de destek kapsamına dahil edilmişlerdir.
Söz konusu destek muhakkak ki boş bardağın bir kısmını dolduracaktır. Esnaf ve sanatkarların talebinin bu desteğin miktarının daha fazla ve süresinin daha uzun vadeli olması yönündedir. Bu arada yapılacak desteğin kapsama dahil esnaf ve gerçek kişi tacirlere selektif olarak değil eşit miktarlarda uygulanması da eleştiriye açıktır. Aslında, salgından olumsuz olarak etkilenen sektörel unsurların, acil ihtiyaçlarının ve miktarlarının tesbiti yapılarak bir önceki kazançlar üzerinden oransal ödemeler yapılması daha adil olabilirdi. Örneğin basit usulde vergilendirme, destekler için temel bir veridir. Bu nedenle destekten faydalanacak kişilerin bir önceki yıl verdikleri beyannamelerdeki kazançlarının aylık miktarlarının %30-40’ı gibi oransal bir destek verilmesi düşünülebilirdi. Böylece bu kesimin kazançlarını beyan ederken bundan sonra daha gerçekçi olmasına da zemin hazırlanmış olurdu. Yine kira ödemelerinde de yapılan sözleşmelere göre gerçekte ödenen kiraların %30-40’ı gibi oransal bir ödeme yapılabilirdi. Bu da kişilerin kiralarının kayıt altına alınması yönünde bir teşvik ve ispat açısından ödemelerini kurala uygun olarak banka kanalıyla yapmasının başlangıcı olabilirdi.