BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN FAALİYETLERİ SIRASINDA UYMASI GEREKEN ÖZEL DÜZENLEMELER

Mevzuatımızda Belediye Şirketlerinin tabi olduğu özel bir Kanun olmayıp bu şirketler diğer tüm şirketler gibi kuruluş ve faaliyetlerinde 6102 sayılı T.Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir.

Belediyeler tarafından kurulan(ortak olunan) Şirketler, 6102 sayılı TTK’ya göre faaliyet göstermekle birlikte bu Şirketlerin kurulması sırasında izin alınması ve işleyişiyle ilgili 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu dışında uyulması zorunlu olunan başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.

Bunlar:

-5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu

-6085 sayılı Sayıştay Kanunu

-4734 sayılı Kamu İhale Kanunu

-Kamu Haznedarlığı Yönetmeliği

şeklinde sayılabilecektir. Dolayısıyla belediye şirketleri faaliyetleri sırasında diğer şirketlerin uyması gereken vergi, sosyal güvenlik vs. mevzuatıyla getirilen düzenlemeler dışında yukarıda sayılan mevzuatla getirilen düzenlemelere de uymak zorundadır.

1-5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’ndan Kaynaklı Düzenlemeler:

Borçlanma Sınırı

Belediye ortaklığı olan şirketler, kendisini oluşturan tüzel kişiliğin tabi olduğu Kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulabilmektedir. Belediyeler Kanunu’nun 70 inci ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26 ncı maddesinin verdiği yetki ile Belediyeler tarafından şirket kurulmaktadır. Belediyeler, şirket kurma yetkisini bu Kanunlardan almaktadır. TTK’ya tabi diğer şirketler için getirilmeyen bazı sınırlamalar Belediye şirketleri için getirilmiştir. Örneğin, Belediye Kanunu’nun “Borçlanma “ başlıklı 68 nci maddesinde;

d) Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketlerin, faiz dâhil iç ve dış borç stok tutarı, en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarını aşamaz. Bu miktar büyükşehir belediyeleri için bir buçuk kat olarak uygulanır.” denilerek borçlanma konusunda bir sınır getirilmiştir. Oysa böyle bir sınırlama (Belediyeler tarafından kurulmayan) diğer şirketler için getirilmemiştir.

Lojman Olarak Kullanma Yasağı

Belediye Kanununun 75 nci maddesinin 2 nci fıkrasında “Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.” denilerek belediye şirketlerine özel bir yasak getirilmiştir.

Yardım Yasağı

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, “(…)Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir.” şeklindedir.

5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Yardım ve işbirliği” başlıklı 10’uncu maddesinde de; derneklerin kamu kurum ve kuruluşları ile görev alanlarına giren konularda ortak projeler yürütebileceği ve bu projelerde kamu kurum ve kuruluşlarının proje maliyetlerinin en fazla yüzde ellisi oranında aynî veya nakdî katkı sağlayabileceği belirtilmiştir.

Belediye Kanununun 75 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında ise “5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesi; belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler için uygulanmaz.” denilmektedir

Böylelikle Belediyenin ortaklığı olduğu ve Sayıştay denetimine tabi olan şirketler tarafından yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlara yardım yapılamayacaktır. Yine aynı şekilde Derneklere yardım ve bunlarla işbirliği yapılamayacaktır.

5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesi uyarınca derneklere yardım yapılabilmesi için;

– Belediyenin görev ve sorumluluk alanına giren bir konuda olması,

– Belediye meclisince karar alınması,

– Ortak hizmet projesi olması,

– Mülki idare amirinin izni (kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları hariç) gerekmekle birlikte, yapılacak yardımın nakdi olmaması da gerekmektedir.

Tesislerin İhalesiz Devri

Diğer yandan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26 ncı maddesinde anılan Belediyelere şirket (sermaye şirketi) kurma yetkisi verilmekle birlikte, kimlerin yönetim ve denetimde olabileceği ve hangi hizmetleri ve yerleri nasıl işletebileceği ve nasıl ihale edileceği yönünde sınırlamalar getirilmiştir. Anılan madde aşağıdaki gibidir.

Büyükşehir belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir. Ancak, bu yerlerin belediye şirketlerince üçüncü kişilere devri 2886 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.”

2- Belediye Şirketlerinin Sayıştay Denetimine Tabi Olması:

6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun “Denetim Alanı” başlıklı 4 üncü maddesi;

“a) Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarını, mahallî idareleri, sermayesinde doğrudan veya dolaylı olarak kamu payı olan özel kanunlar veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile kurulmuş anonim ortaklıkları, diğer kamu idarelerini,

 b) ‘a’ bendinde sayılan idarelere bağlı veya bu idarelerin kurdukları veya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketlerini denetler.” 

Şeklindedir. Söz konusu düzenleme karşısında belediye şirketlerinin Sayıştay denetimine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Sayıştay denetimi, düzenlilik denetimi ve performans denetimini kapsamaktadır.

Düzenlilik denetimi;

a-Kamu idarelerinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespitini,

b) Kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının, bunlara dayanak oluşturan ve ihtiyaç duyulan her türlü belgelerin değerlendirilerek, bunların güvenilirliği ve doğruluğu hakkında görüş bildirilmesi,

c) Mali yönetim ve iç kontrol sistemlerinin değerlendirilmesi,

suretiyle gerçekleştirilmektedir.

Performans denetimi ise hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi suretiyle gerçekleştirilir.

Bu denetimler sonucunda denetimle ilgili olan veya denetimden kaynaklanan ve açıklanması gerekli görülen diğer hususlar da rapor edilebilir. Yapılan denetimlerde elde edilen bulgular kamuoyuna açık olup, Sayıştay Başkanlığı resmî sitesinden yayınlanmaktadır.

Buna göre Sayıştay’ın denetim alanındaki şirketlerle ilgili de Düzenlilik ve Performans denetimleri yapılabilmektedir.

Sayıştay Kanunu’nun “Suç teşkil eden fiiller” başlıklı 78 inci maddesinde;

“(1) Denetim ve incelemeler sırasında suç teşkil eden bir fiile rastlandığı takdirde, ilgili denetçi tarafından derhal deliller tespit edilerek durum Sayıştay Başkanlığına bildirilir. Sayıştay Başkanının görevlendireceği dairece onbeş gün içinde yapılacak inceleme sonucunda toplanan ilk delillerin kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte görülmesi halinde, gereği yerine getirilmek üzere dosya sorumluların bağlı olduğu kamu idaresine veya suçun niteliğine göre doğrudan soruşturma yapılmak üzere Cumhuriyet savcılığına gönderilmesi için Sayıştay Başsavcılığına verilir.

Adli, idari ve askeri mahkemelerce verilen hükümler, Sayıştayın denetim yapmasına ve hükme bağlamasına engel değildir.”

denilmektedir. Bu nedenle Şirketler nezdinde yapılan incelemeler sırasında da suç teşkil eden bir durumun tespiti halinde yukarıda süreç başlatılacaktır.

Bununla birlikte şirketler üzerinde yapılacak Sayıştay denetimi, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması gerekecektir. Ancak bu şirketler için özel olarak düzenlenen, sermaye artışında ve borçlanmada izin, Kamu İhale Kanununa aykırı işlem yapılması gibi durumlarda da ilgili mevzuatları çerçevesinde değerlendirme yapılabilecektir.

Ancak belediye şirketinin yöneticilerinin şirket faaliyetlerinden dolayı işleyecekleri suçlar bakımından, (1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’ndaki düzenlemelere benzer şekilde) kamu görevlisi gibi cezalandırılması yönünde açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinde yer alan hüküm dikkate alındığında belediye şirketleri 5018 sayılı Kanun’un kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle belediye şirketleri, 5018 sayılı Kanun’un Beşinci Kısmında ayrıntılı şekilde düzenlenen iç kontrol ve iç denetim hükümlerine ve ayrıca Kanun’a dayanarak çıkarılan alt mevzuat düzenlemelerine de tabi değildir.

Dolayısıyla, bu şirketler için “kamu zararı” kapsamında işlem yapılması da söz konusu olmayacaktır.

Bununla birlikte Yargıtay’ın bazı kararlarında belediye şirketlerinde görevli olanların işledikleri suçlarda, kamu görevlisi gibi cezalandırılması gerektiği yönünde hüküm verilmiştir.  Yargıtay 5. Dairesinin verdiği 2013/10337 E. , 2015/17539 K. sayılı ve 18.12.2015 tarihli bir kararda özetle;

Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/10/2006 gün 2006/5-165 Esas, 2006/123 Karar sayılı kararı ile Dairemizin 2007/3692 Esas, 2007/4007 Karar, 2008/13094 Esas, 2008/9991 Karar ve 2013/10322 Esas 2014/9411 Karar sayılı ilamlarında açıklandığı üzere sermayesinin yarısından fazlası belediyeye ait olan şirketlerin mal varlığına yönelik eylemlerde hisse oranı dikkate alınarak şirketin mal varlığının belediyeye ait sayılması ve buna bağlı olarak da şirketin mal varlığı aleyhine gerçekleştirilen eylemlerin unsurlarının oluşması halinde zimmet suçunu oluşturacağı nazara alınarak sanık Ş.. K..’ün ikrarıyla da sabit olduğu üzere arşive kaldırılması için kendisine teslim edilen A. üye işyerlerinde para yerine kullanılabilen 1.000 TL tutarında fişi mal edinmesi eyleminin zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı, sanık Ş.. K..’ün ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.”

hükmü kurulmuştur. Bu Karar, %50 den fazla payı olan Belediye şirketinde yönetici olarak görev yapanların işlediği suçlarda özel şirketlerde uygulanan ceza değil kamu görevlisinin işleyebileceği suçlar kapsamında daha ağır cezaların uygulanması gerektiğine karar vermesi bakımından dikkat çekicidir.

3-Verilerin Elektronik Ortamda Zamanında Sayıştay’a Gönderilmesi:

6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 8’inci maddesinde, kamu idarelerinin hesaplarına ilişkin defter, kayıt ve belgelerden Sayıştay’a sunulacak olanların çeşitleri, verilme yeri, süresi ve usullerinin Sayıştay tarafından belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda yayımlanan Kamu İdaresi Hesaplarının Sayıştaya Verilmesi ve Muhasebe Birimleri ile Muhasebe Yetkililerinin Bildirilmesi Hakkında Usul ve Esaslar’ın 4 üncü maddesinde Kamu idaresinin, “Kamu veya özel hukuk hükümlerine tabi olup olmadığına bakılmaksızın Sayıştay denetimine tabi tüm idare, kuruluş, müessese, birlik, işletme, bağlı ortaklık ve şirketleri,”ifade ettiği belirtilmiş ve 7’nci maddesinde de, İdarelerin aylık olarak birleştirilmiş veriler defterini ve hesap dönemi sonunda ise 5’inci maddede sayılan diğer defter, tablo ve belgeleri elektronik olarak imzalayarak web portal aracılığıyla Sayıştaya göndermek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.

Sayıştay tarafından, söz konusu verilerin elektronik ortamda sunulmasına yönelik olarak Birleşik Veri Aktarım Sistemi (BVAS) adlı bir web portal oluşturulmuştur.

Dolayısıyla belediye şirketleri bu düzenlemeye de uymak zorundadır.

4- Kamu İhale Kanunu Kapsamında Olma:

Kamu hukukuna tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirleyen 4734 sayılı kanunun “kapsam” başlıklı 2 nci maddesinde;

“a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı; döner sermayeli kuruluşlar, birlikler tüzel kişiler, 

(…)

d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenlerin doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler” 

denilerek sermayesinin yarısından fazlasına (%51) sahip olunan belediye şirketlerinin ilgili harcamaları bu kanunda belirtilen usullülere göre yapılması gerektiği belirtilmiştir.

4734 sayılı Kanunun “istisnalar” başlıklı 3 üncü maddesinin (g) bendinde;

“g) 2 nci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentlerinde sayılan kuruluşların, ticarî ve sınaî faaliyetleri çerçevesinde; doğrudan mal ve hizmet üretimine veya ana faaliyetlerine yönelik ihtiyaçlarının temini için yapacakları, Hazine garantisi veya doğrudan bütçenin transfer tertibinden aktarma yapmak suretiyle finanse edilenler dışındaki yaklaşık maliyeti ve sözleşme bedeli ikitrilyon üçyüzmilyar Türk Lirasını aşmayan mal veya hizmet alımları,”

denilerek istisna miktarı belirtilmiştir.

Bu bentte yer alan eşik değerler ve parasal limitlerin 2024 yılında uygulanması ile ilgili olarak, 24.01.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu İhale Kurumunun 2024/1 No.’lu Kamu İhale Tebliğine göre de; 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde belirtilen rakam (66.224.498 TL)  95.508.971 TL olarak güncellenmiştir.

Diğer bir ifade ile belediyenin sermayesinin yarısından fazlasına sahip olduğu şirketlerin 2024 yılı için yapacağı 95.508.971 TL’yi aşmayan alımlar Kamu İhale Kanununa tabi olmadan yapılabilecektir.

Bu istisna kapsamında bir harcama yapılabilmesi için Kamu İhale Genel Tebliği’nin “4.3.1”  ve  “4.3.2.” maddelerinde belirlenen usullere uygun olarak Kamu İhale Kurumu’na başvuru yapılması ve kurumca başvurunun uygun bulunması gerekmektedir.

5- Belirlenen Kriterleri Taşıyan Şirketlerin Bağımsız Denetime Tabi Olması:

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 397. maddesinin 2. fıkrasında; “Denetime tabi olanlar, hazırlanmış olan finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçi görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorundadır. Bu hüküm, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanır. Denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir” denilmiştir.

Bağımsız Denetim Yönetmeliği’ne göre bağımsız denetim; “Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanması” şeklinde tanımlanmıştır.

 6434 sayılı Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Cumhurbaşkanı Kararı’na göre 2024 yılı için;

Ekli (II) sayılı listede belirtilen, Sermayesinin en az %50’si belediyelere ait olan şirketler için belirlenen;

i) Aktif toplamı 60 milyon Türk Lirası.

ii) Yıllık net satış hasılatı 80 milyon Türk Lirası.

iii) Çalışan sayısı 100 kişi.

şeklindeki eşik değerlere sahip şirketler bağımsız denetime tabidir.

Anılan Kararın “Kapsam dışında tutulan şirketler” başlığı altındaki 4 üncü maddesinin b bendinde; “b) Ekli (I) sayılı listede belirtilenler ile ekli (II) sayılı listenin 3 üncü sırasında belirtilen şirketler hariç olmak üzere sermayesinin en az yüzde 50’si devlete, il özel idarelerine, kanunla kurulmuş vakıflara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına doğrudan veya dolaylı olarak ait olan şirketler” denilerek Belediye şirketleri dışındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketler kapsam dışında tutulmuştur.

Bu konudaki düzenlemelere göre sermayesinin en az %50’si belediyelere ait olan anonim ve limited şirketlerden; aktif toplamı 60 milyon TL, yıllık net satış hasılatı 80 milyon TL ve çalışan sayısı 100 kişiyi aşma kriterlerinden en az ikisini art arda iki hesap döneminde sağlayan belediye şirketleri bağımsız denetime tabidir. Bu kriterleri sağlayan şirketler kendilerine denetçi seçmek ve şirketlerinin belirlenen usuller çerçevesinde denetimlerini yaptırmak zorundadırlar.

Ancak Türkiye’deki şirketlerin %98 inin KOBİ niteliğinde olduğu dikkate alındığında yukarıda belirlenen kriterleri aşan çok fazla belediye şirketi (personel temin eden şirketler dışında) olduğunu söyleyemeyiz.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 397 nci maddesinin, yöneticilerin hukuki sorumluluğunu etkileyen ancak kamu hukuku bakımından sonuç doğurmayan bir hüküm olduğunu belirtmeliyiz.

6- 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu Kapsamında Mali Verilerin Sisteme Girilmesi:

Kamu mali yönetimini ve işlemlerin muhasebeleştirilmesini düzenleyen temel kanunlarından olan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununun 53 üncü maddesinde;

“(…) Merkezî yönetim kapsamı dışındaki kamu idareleri malî istatistiklerini belirlenmiş ilkelere uygun olarak hazırlar ve belirlenen süreler içinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gönderir.” 

denilmektedir. Dolayısıyla hazırlanan mali veriler, Kamu Harcama ve Muhasebe Bilişim Sistemine (KBS) girilmesi gerekmektedir.

Bahsi geçen Kanunun verdiği yetkiye istinaden yayınlanan “Genel Yönetim Mali İstatistikleri” konulu 71 Sıra Nolu Muhasebat ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Genel Tebliği’nde bu husus;

“İl kontrol görevlilerince yapılacak işlemler

Madde 10 – (1) İl kontrol görevlileri, il sınırları dâhilindeki il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, belediyeler ve mahallî idare birlikleri, sosyal tesisler, kalkınma ajansları, Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü ile belediye bağlı idareleri ve belediye şirketlerine ait veri giriş durumlarını KBS üzerinden takip ederler. İl kontrol görevlileri, verilerin zamanında ve doğru bir şekilde KBS’ye girilmesini sağlamak üzere muhasebe birimi kontrol görevlileri ile koordineli olarak çalışırlar.

(…)

Bütçe politikası, gelir ve giderlerin izlenmesi amacıyla istenecek veriler

Madde 16 – (1) Bütçe politikası, gelir ve giderlerin izlenmesi amacıyla il özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve mahallî idare birliklerine ait olup EK’teki listede yer almayan şirketlerin verileri, Bakanlıkça talep edilebilir ve kullanılabilir.

(2) Mahallî idareler ve sosyal güvenlik kurumları, bütçe tahminleri ile finansmanın ekonomik sınıflandırması tablolarını Kasım ayı sonuna kadar KBS üzerinden Bakanlığa gönderirler.”

şeklinde düzenlenmiştir. Tebliğin ekinde ise “II- Mahalli İdareler Alt Sektörü” başlığı altında “9-Belediyeler ve Belediyelere Bağlı İdareler Personel Şirketleri” sayılmıştır. Buna göre belediye ortaklığı olan personel şirketlerinin verilerinin KBS’ye girilmesi zorunlu ancak diğer şirketlerin verilerinin girişi konusunda bir zorunluluk olmadığı söylenebilecektir. Ancak personel şirketleri dışındaki belediye şirketlerine ait  verilerin de her zaman istenebileceği dikkate alındığında bu verilerin de kullanıma hazır olarak bulundurulmasında fayda vardır.

Söz konusu 71 Sıra Nolu Tebliğin 15 inci maddesinde ise;

“Üst yöneticiler tarafından idari para cezasının uygulanması

Madde 15 – (1) Kanunun 53 üncü maddesinin son fıkrasında, birimlerce verilerin gönderilmemesi halinde Bakanlığın talebi üzerine, ilgili kamu idaresinin üst yöneticileri tarafından mali hizmetler birimi yöneticisi ile muhasebe yetkilisine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemeler toplamı tutarında idari para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Kanunda ayrıca, idari para cezası uygulanmış olmasının, bilgi verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı ve idari para cezalarının Kanunun 73 üncü maddesi hükümlerine göre tahsil edileceği de hükme bağlanmış bulunmaktadır.

(…)”

denilerek hesap bilgilerini göndermeyen birimlere, üst yöneticiler tarafından yukarıda belirtilen idari para cezasının uygulanacağı hatırlatılmıştır.

Bu hüküm ve düzenleme de şirket yöneticileri için uygulanabilecek bir hüküm değildir. Zira Kanun ve alt düzenlemelerin kapsamı ve sorumlusu olarak il kontrol görevlisi ve amirleri olarak belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle Belediye şirketlerine ait verilerin girilmesiyle ilgili sorumluluk şirket çalışanlarına verilmemiştir. Bu nedenle memur olmayan şirket yöneticilerinin bilgi girişi sağlama gibi yetkisi olmadığından sorumluluğu da yoktur.

Mali verilerin girişleri ve bu süreçteki görevlilerle ilgili özel olarak “Belediye Şirketlerinin Kamu Harcama ve Muhasebe Bilişim Sistemi (KBS) Mali İstatistik Veri Girişlerine İlişkin Uygulama Kılavuzu” yayınlanmış olup uygulanacak yöntem bu kılavuzda belirtilmiştir.

Öte yandan bütün Şirketlerde olduğu gibi Belediye şirketleri de dönemsel faaliyet raporu hazırlamalıdır. Esasen bu Raporun mali verilerin bir açıklaması olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır.

 Faaliyet raporu düzenleme zorunluluğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 514. maddesinde yer alan; “Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar” şeklindeki amir hükümden kaynaklanmaktadır.

Aynı şekilde Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in 16 ncı maddesinde de: “Yıllık faaliyet raporu ilgili olduğu hesap döneminin bitimini izleyen iki ay içinde hazırlanır. Şirketin yönetim organı başkanı ve üyeleri tarafından imzalanarak onaylanır. Yönetim organı üyelerinden herhangi birinin yıllık faaliyet raporunda yer alan bilgilerle ilgili farklı görüşte olması halinde, itiraz ettiği hususlar gerekçeleri ile birlikte yıllık faaliyet raporunda belirtilir” hükmü yer almakta ve faaliyet raporlarının içeriği bu yönetmelikçe belirlemektedir.

Ancak faaliyet raporu düzenlenmesi T.Ticaret Kanunu ile getirilen bir yükümlülüktür ve hazırlanmaması halinde yöneticilerin “ibra”sına etkisi dışında bir yaptırımı da yoktur.

7- Mevduatların Kamu Haznedarlığı Yönetmeliğine Uygun Değerlendirilmesi:

4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 12 nci ve 16 ncı maddelerine dayanılarak hazırlanan “Kamu Haznedarlığı Yönetmeliği”nin 2 nci maddesinde, Yönetmeliğin kapsamına alınan belediyeler dahil kurum ve kuruluşlar sayılmış ve devamında, bu maddede sayılan kurumların; Sermayesinin yarısından fazlasına doğrudan ve/veya dolaylı olarak sahip olduğu şirketlerin de kapsam içinde olduğu belirtilmiştir.

Yönetmeliğin “Uygulama ve kullanılacak araçlar” başlıklı 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasında;

“(2) Genel bütçe kapsamı dışındaki kamu idareleri, kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan her türlü mali kaynaklarını kamu sermayeli bankalarda aşağıdaki araçları kullanarak değerlendirmekle yükümlüdür:” denilerek genel bir düzenleme yapılmıştır.

Dolayısıyla sermayesinin yarısından fazlası Belediyelere ait olan şirketlerin paraları da kamu sermayeli bankalarda değerlendirilmek zorundadır.

Yönetmeliğin “Sorumluluk” başlıklı 9 uncu maddesine göre bu Yönetmelik kapsamında yer alan kurum yetkilileri ve muhasebe yetkilileri bu Yönetmelik hükümlerini yerine getirmekle yükümlü olup, aksi halde bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık sebebi ile ortaya çıkabilecek zararlardan şahsen ve müteselsilen sorumlu olacaklardır.

Yine Yönetmeliğin 10 uncu maddesine göre, Kamu kaynaklarının bu Yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilmekte ve Bakanlık tarafından 8 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında istenen bilgilerin belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde gönderilmemesi halinde, 4749 sayılı Kanunun 14/A maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca idari para cezası uygulanacaktır.

8-Belediye Şirketlerinin Personel Alımına İlişkin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Uymak Zorunda Olunması:

696 sayılı KHK’nın 83 üncü maddesi ile 4734 sayılı Kanun’da bazı düzenlemeler yapılmış ve belediye şirketlerinin, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı gerçekleştirmeleri engellenmiştir.

Söz konusu düzenlemeyle şirketlerinin bütçelerinden yapılan, yıl boyunca devam eden, niteliği gereği süreklilik arz eden ve haftalık çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı park ve bahçe bakım ve onarımı ile çöp toplama, cadde, sokak, meydan ve benzerlerinin temizlik işlerine ilişkin alımların personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

696 sayılı KHK’nın 126 ncı maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen Ek 20 nci maddesi uyarınca belediyelerin, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarını, 4734 sayılı Kanun’un 22 nci maddesindeki limit ve şartlarla bağlı olmaksızın kendi şirketlerinden doğrudan temin edebilecekleri düzenlenmiştir. Bahse konu maddeye aşağıda yer verilmiştir.

“Ek Madde 20- İl özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birlikleri, personel çalıştırılmasına dayalı hizmetleri 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22 nci maddesindeki limit ve şartlar ile 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendindeki sınırlamalara tabi olmaksızın doğrudan hizmet alımı suretiyle birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası bu idarelere ait ve halen bu kapsamda hizmet alımı yaptığı mevcut şirketlerinden birine, bu nitelikte herhangi bir şirketi bulunmuyorsa münhasıran bu amaçla kuracakları bir şirkete gördürebilir.

Bu madde kapsamındaki şirketler hakkında 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda belirtilen özel şartlara ilişkin hükümler uygulanmaz.

Bu madde kapsamındaki şirketlerde işçilerin işe alımı, işçilere ilişkin personel giderlerinin toplam giderler içindeki payına ilişkin üst sınırları, ilk defa alınacak işçilere ilişkin belirlenecek ölçütleri esas alarak yıllık sınırlamaları ve bu kapsamdaki alımlar ile harcamaları izlemeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşleri ve İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

Bu kapsamda, yerel yönetimler personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerini doğrudan hizmet alımı yöntemiyle bu şirketlere gördürmekte olup, bu şirketlere yeni personel alımı ise, 375 sayılı KHK’nın Ek 20 nci maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bağlı Kuruluşları ile Bunların Üyesi Olduğu Mahalli İdare Birliklerinin Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmetlerinin Gördürülmesine İlişkin Usul ve Esaslar”a göre yapılmaktadır. Usul ve Esaslarda belirtilen şartlar sadece işçiler için değil, şirketin destek personeli ve yöneticileri için de geçerli bulunmaktadır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top