
Anayasa’nın 135 inci maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleri oldukları belirtilmiştir. Özünde bir örgütlenme türü olan meslek kuruluşları dernek, vakıf, sendika ve siyasi parti gibi özel hukuk tüzel kişisi niteliğindeki örgütlenmelerden farklı olarak kamu kurumu niteliğinde olsa da anayasa koyucu kamu kurumlarından farklı olarak, meslek kuruluşlarının yönetim organlarının seçimle belirlenmesini öngörmüştür.
Tüzel kişilikleri olan bu tür meslek kuruluşları ile üst kuruluşların organlarının kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen yöntemlere göre seçilmesi ve sorumlu organlarının görevlerine yargı kararıyla son verilebileceğinin öngörülmesiyle bu kuruluşlara idari özerklik tanınmış ve kuruluşların yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması amaçlanmıştır (AYM, E.2018/15, K.2018/78, 5/7/2018; E.2020/60, K.2020/54, 1/10/2020).
Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere herhangi bir kuruluşun oluşmasında seçime yer verilmesi durumunda, bu kuruluşun yönetim ve işleyişinin de demokratik kurallara uygun olması gerekir (AYM, E.2010/80, K.2011/178, 29/12/2011; E.2011/63, K.2013/28, 14/2/2013). Dolayısıyla meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişinde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer verilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu yönündeki temel ilkeyle güvence altına alınan demokratik devlet ilkesinin gözetilmesi zorunludur.
Bilindiği üzere 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununa göre Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri tanımlamakta olup bu kişilerin birleşerek kuruluşunu yapacakları oda, birlik, federasyon ve Konfederasyon da esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşları olarak kabul edilmektedir.
Esnaf ve sanatkarlar meslek kuruluşlarının ilk adımı olan Odalar, oda kurulmak istenen yerde çalışmakta olan sanat, hizmet ve meslek sahipleri ile esnaftan en az beşyüz kişinin isteği ve Bakanlık izni ile kurulmaktadır.
Anılan Kanuna göre Odanın organları genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulundan oluşmaktadır.
5362 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine göre Odanın en üst karar organı genel kurul olup Genel kurul toplantı tarihinden en az altı ay önce odaya kaydolmuş ve Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanından, ilgili esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşu tarafından alınacak, genel kurul toplantısına katılacaklar listesine dahil olan üyelerden oluşmaktadır.
Kanunun “Genel kurul toplantıları ve çağrı” başlıklı 42 inci maddesinde, esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının olağan genel kurul toplantılarının yönetim kurulu tarafından yapılacak çağrı üzerine, dört yılda bir yapılacağı belirtilmiştir.
Genel kurul toplantısını zamanında yapmayan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurul işlemleri; odalarda bağlı olduğu birlik, birlik ve federasyonlarda Konfederasyon, Konfederasyonda ise Bakanlık tarafından görevlendirilecek üç kişilik kurul tarafından yürütülür ve görevlendirmeden sonraki iki ay içinde genel kurul yapılır.
İki olağan genel kurul toplantısı arasında yapılan herhangi bir toplantı ise olağanüstü toplantı olarak kabul edilmektedir.
5362 sayılı Kanunun “Olağanüstü genel kurul toplantıları” başlıklı44 ünü maddesi aynen;
“Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının genel kurulları;
a) Yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğunun kararı ile yönetim kurulu tarafından,
b) Genel kurul üyelerinin beşte ikisinin(değişiklik öncesi dörtte birinin) noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine, alınacak kararla yönetim kurulu tarafından,(Anayasa Mahkemesince “beşte ikisinin” ifadesi iptal edilmiştir.)
c) Denetim kurulu tarafından,
d) Haklı ve geçerli sebeplerin varlığı halinde Bakanlık tarafından,
Olağanüstü olarak toplantıya çağırılır. Toplantı, çağrısında belirlenen gündemle yapılır. Olağanüstü toplantılarda belirlenen gündem dışında görüşme yapılamaz. Bakanlık çağrısı hariç, yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısı hazırlık çalışmaları yönetim kurulunca yürütülür. Yönetim kurulunun bu görevi yerine getirmemesi halinde ise, olağanüstü genel kurul toplantısı hazırlık çalışmalarının nasıl ve kimler tarafından yürütüleceği Bakanlık tarafından belirlenir.”
şeklindedir.
Kanunun ilgili maddesine göre, genel kurul üyelerinin beşte ikisinin noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine, alınacak kararla yönetim kurulu tarafından olağanüstü olarak toplantıya çağırılacağı düzenlenmiş ve toplantının da çağrısında belirlenen gündemle yapılacağı belirtilmiştir.
Ancak, 26.01.2023 tarihli ve 7435 sayılı “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 640 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 11 inci maddesiyle 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “dörtte birinin” ibaresi “beşte ikisinin” şeklinde değiştirilmiş ve yapılan değişikliğin Anayasa’nın 2., 5., 135. ve 173. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi için Anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır.
Anayasa mahkemesi, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 44. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “…dörtte birinin…” ibaresinin “…beşte ikisinin…” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar vermiş, iptal nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” hükmü ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
Karar 29.11.2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yeni bir düzenleme yapılması için verilen 9 aylık süre 29.08.2024 tarihinde dolmuş ve karar yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin Karar gerekçesinde,
“16. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının en yüksek karar organı olan genel kurul, anılan kuruluşların başkanını ve yetkili kurullarının üyelerini seçmek, yetkili kurulların raporlarını, bilanço ve gelir ve gider hesaplarını incelemek, kabul veya reddetmek, yetkili kurulları ibra etmek, yönetim kurulunca hazırlanan yönetmelikleri onamak, işlem ve eylemleri nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluğu tespit edilen organ üyeleri hakkında dava açılmasına, bunların görevde kalıp kalmamasına karar vermek gibi mesleki kuruluşların kurumsal yapısına ilişkin kararlar aldığı gibi, genel kurulun esnaf ve sanat sahiplerinin meslek ve sanatlarının yürütülmesi için gerekli ve faydalı görülecek tedbir ve teşebbüsler hakkında karar vermek, kuruluşların amaçlarına uygun olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunulmasına yönelik kararları almak şeklinde yetkileri de bulunmaktadır.
17. Dava konusu kural öncesinde, genel kurul üyelerinin dörtte birinin noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine alınacak kararla yönetim kurulu tarafından genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılması öngörülmekte iken kuralla bu oran beşte ikiye çıkarılmıştır. Bu itibarla kurala göre genel kurulun genel kurul üyeleri tarafından olağanüstü toplantıya çağırılabilmesi için önceki duruma nazaran daha nitelikli bir çoğunluk gerekmektedir.
18. Genel kurul üyelerinin beşte ikisinin noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine alınacak kararla yönetim kurulu tarafından genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasını öngören kuralın, genel kurulun sık aralıklarla toplantıya çağrılması suretiyle genel kurul üyelerinin gereksiz yere meşgul edilmesinin önlenmesi ve yetkili organların devamlı surette genel kurulun baskısı altında olmaksızın faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürmesine imkân tanınması için ihdas edildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralla yönetimde istikrarın sağlanmasının amaçlandığı açıktır.
19. Bununla birlikte esnaf ve sanatkârlar meslek mensuplarının genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilmesi demokratik devlet ilkesinin gerektirdiği katılım araçlarından olup bu toplantıların azınlığın talebiyle gerçekleştirilebilmesi önem taşımaktadır. Nitekim demokrasinin en önemli gereklerinden biri de çoğulculuk olup bu anlamda azınlıkta kalanların da haklarının korunmasına, onların seslerini duyurabilmesine imkân tanınması gerekir. Kuşkusuz kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetiminde istikrarın sağlanması amacıyla, olağanüstü toplantılara çağrı yapılabilmesi için belirli oranda meslek mensubunun aynı yönde irade göstermesinin öngörülmesi kanun koyucunun takdirindedir. Ancak öngörülecek asgari oranın genel kurul üyelerinin karar ve yönetim organlarını denetleme işlevini ortadan kaldırmasının veya aşırı derecede zorlaştırmasının demokratik devlet ilkesine uygun düşeceği söylenemez.
20. Kuralla olağanüstü genel kurul toplantısı için öngörülen beşte ikilik, başka bir ifadeyle yüzde kırklık oran meslek kuruluşlarında azınlıkta kalan kişilerin seslerini duyurabilmesini ve bu kuruluşların işleyişine etkin şekilde katılabilmesini aşırı derecede güçleştirmektedir. Anılan kuruluşların yönetim ve denetim organları çoğunluk tarafından belirlenmektedir. Kuralla azınlığın genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilmesi için bir bütün hâlinde hareket etme zorunluluğu dolaylı olarak öngörülmektedir. Başka bir deyişle azınlıkta kalanlar arasında görüş ayrılığı olduğu durumlarda kural genel kurul üyelerinin karar ve yönetim organlarını denetleme imkânını işlevsiz hâle getirmektedir. Bu itibarla kuralın demokratik devlet ilkesine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
21. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. ve 135. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”
denilmiştir.
Dolayısıyla Kanun koyucunun, 5362 sayılı Kanunun 44/1-b maddesinde yaptığı “beşte ikisinin” şeklindeki olağanüstü genel kurulun çağrılmasını ağırlaştıran değişiklik Anayasa Mahkemesince demokratik devlet ilkesine aykırı bulmuştur.
Kanun koyucu tarafından bu süreçte yeni bir düzenleme yapılmadığından, meslek kuruluşlarının 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunun “Olağanüstü genel kurul toplantıları” başlıklı 44’üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi gereğince; genel kurul üyelerinin belli bir çoğunluğu tarafından olağanüstü genel kurul toplantısına çağırılmasına imkan kalmamıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası anılan Kanunun 44/1-b maddesi “Genel kurul üyelerinin (…) noterce tasdik edilmiş imzası ile düzenlenecek tutanak ve gündemle noter kanalıyla yapılacak başvuru üzerine, alınacak kararla yönetim kurulu tarafından,” şeklinde olmuş ve dolayısıyla maddenin son haline göre olağanüstü genel kurul toplantısı için tüm genel kurul üyelerinin başvurusu gerekmektedir. Bütün ortakların başvuru yapma imkanı olmayacağından fiilen bu maddenin uygulama imkanı da bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, Mahkemenin yeni düzenleme yapılması için tanıdığı 9 aylık süre içinde herhangi bir düzenleme yapılmamış ve mevcut durum itibariyle genel kurul üyelerinin belli bir çoğunlukla genel kurulu toplantıya çağırma hakkı elinden alınmıştır.
Anayasa Mahkemesinin “beşte ikilik” bir oranı çok bularak Kanun maddesi değişikliğini iptal etmesine rağmen yeni bir düzenleme yapılmadığından hali hazırda bu hak da kullanılamaz hale gelmiştir.
Bu nedenle konuyla ilgili en kısa sürede yasal düzenlemenin yapılması gerekmekte olup aksi halde yeni bir düzenleme yapılmadığı sürece oda genel kurul üyelerinin haklarını kullanması engellenmiş olunacak ve demokratik devlet ilkesinin uygulama imkanı kalmayacaktır.